Daracık sokakları, rengârenk evleri, balkonlardan sarkan çamaşırlarıyla rotamızı bu ay Balat’a çeviriyoruz. İstanbul’un çok merkezi bir yerinde olmasına rağmen mahalle kültürünün hâlâ yaşadığı bir yer. Çocuklar cıvıl cıvıl sesleriyle sokakları şenlendiriyor. AVM yok, esnaflık düzene direnmeye devam ediyor. Kadınlar pencereden pencereye haberleşirken bir yandan da müzik sesleri eşliğinde evlerde temizlik yapılıyor. Tüm bunlar belli bir mütevazılık içinde birbirini tamamlıyor. Yeşilçam filmlerindeki eski İstanbul’un ruhu hissediliyor âdeta. Doğal olan bize yabancı, normal olan garip geliyor anlayacağınız. Tabi buralar da kahve kültüründen nasibini almış. Küçük küçük bambaşka tasarımlarda o kadar güzel kafeler var ki. Biz aralarından buram buram Yeşilçam kokan Kadraj’ı seçiyoruz. Kapısında Türkan Şoray ve Kadir İnanır bulunan “Sevgi neydi?” yazısıyla bizi kendine çekmeyi başarıyor. Küçücük kafenin içi anılarla derya deniz haline gelmiş. Duvarlarda film afişleri, tavanlardan sarkan anı dolu fotoğraflar, eski fotoğraf makineleriyle nostaljinin içine düşüyoruz. Hem içerde hem dışarıdaki masalarda aynı havayı soluyabiliyorsunuz. Biz dışarıda minicik masalarında oturduk. Menüyü soracak olursanız gerçekten fiyatlar çok uygun. Biz Beyoğlu ve Bağlar gazozu içmeyi tercih ettik. Ama kahvesini de içmeye gitmeyi düşünüyorum bir kış günü. İstanbul’da şehir hayatından uzaklaşmak isteyenler için Fener-Balat gezisi eminim size çok iyi gelecektir. Hem bunun yanı sıra afili afili bir sürü fotoğrafınız da olur fena mı?